Burhan AKÇİN
30 Eyl 2022
Yeni tiyatro mevsimi 1 Ekim’de başlıyor. Tiyatrolar seyirciyle, seyirciler oyunlarla buluşacak. Aramızdan ayrılanların prova yerlerindeki son rolleri gelecek aklımıza, üzgün, buruk, sızılı bir heyecanla anacağız ve unutulan fotoğraflar arasından sararıp düşecek sevdiklerimiz, ustalarımız, hocalarımız. Ama biz,bizden öncekilerin hiç yaşamadığını sandığımız sorunlar yumağını, açalım umuduyla sarıp sarıp büyüteceğiz arkamızdan.
Tiyatrolar seyircileri olduğu sürece yaşarlar. Seyircisinden uzaklaşan tiyatrolar kaybolup gider, yavaş seyreden bir gerileme, azalma, işe yaramazlık, gereksiz uydurma olaylar ve yalnızlıklar,aşırı koruma kollama duygusu beklenen yok oluşa götürür tiyatroları.
Bir tiyatro işletmesinin çok pahalı ve masraflı, hatta gereksiz ve zararlı bir iş olduğu, çeşitli yöntemlerle anlatılsa bile, bir türlü anlamaz tiyatrocular. Çünkü onların işi başkadır, yüzlerine karşı söylenen bu yakınmaları dikkate almazlar. Oyunlarını hazırlar ve seyircileri ile birlikte bütünü tamamlayarak ruhumuzu onarırlar,kötülüğe ve mutsuzluğa karşı oyunlarla korurlar bizi. Kurgusal yaşamı izlettirerek, gerçek yaşamın acılarına karşı aşılarlar bizi.
Seyirciyle tiyatronun arasını açmamak, tamamlayıcı bu iki gücü birbirinden koparmamak için, akla hayale gelmeyecek zorluklarla savaşır tiyatrolar. Yok etmek için harcanan bu çaba yaşatmak için harcansa, hayat onarılır ve huzura kavuşur ruhlarımız.
Tiyatrosu olan kentler saygın kentlerdir. Tiyatrolarını bilgi ve beceri ile donatarak,seyircisiyle bütünleşen tiyatrocular saygın sanatkardır. Büyük bir tanım içinde, Kültür Merkezi başlığı altında kaybolmadan kendini var etmeye çalışan, hizmet eden tiyatrolar ne kadar büyük bir geleneğin öncülüğünü yaptıklarını bilirler. Bilirler ki kendi çalışma alanları özgürleşinceye kadar acı çekeceklerdir.
Bir öndeyişe göre ilk 40 yılının biraz zor olduğu söylenen tiyatro sanatının, bir işletme ve işyeri olarak kentlerde yaşamını sürdürmesi, önce istek ve sonra büyük bir destek ile mümkün olabilir. Gece ile gündüzün farkına varabilen her yöneticinin, tiyatroları, oyuncuları, yönetmenleri, tasarımcıları, oyun yazarlarını, teknik elemanları ve tiyatro mekanlarını koruması,çoğaltması,teşvik etmesi asli görevidir. Yoksa Kültür Merkezi adıyla yapılan onlarca binanın,kültürle sanatla ilgili ödeneklerin ve görev şemalarının anlamı olmaz. İçinde ışığı yakacak,oyununu oynayacak,prova yapacak,ses çıkaracak ve konuşacak birilerinin olmadığı ihtişamlı binalar kaç para eder? Niye yapılmıştır?
Kısaca, içinde tiyatroların yaşadığı, tiyatro sanatçılarının mutlu olduğu, seyircilerin tiyatroları var diye gururlandığı, çocukların, yurttaşların sanatı bir gereksinim olarak gördüğü, eğitim amacıyla da kullandığı bir kent yaratmak zor değil. Yeni sezonda herkesi tiyatro seyretmeye, tiyatrolarına sahip çıkmaya çağırıyorum.
Yeni tiyatro mevsiminde sorun yaratmamanız, sevgiyle bakmanız ve sevinçle görmeniz dileği ile, PERDE diyorum.